30 Eylül 2010 Perşembe

ADANA BELEDİYESİ TEŞKİLATLANIYOR

Adana Belediyesinin modern teşkilatlanması 1865 reformundan sonra gerçekleşti.
    -Belediyenin ilk yangın söndürme ekibinde su tulumbacıları görev yapıyordu.
    -Belediye Meclisinde Ermeniler de görev almıştı.

     Osmanlının kuruluş döneminde şehirlerin Belediye Başkanına “Şehir emini” adı veriliyordu. Şehrin en güvenilir insanı anlamına gelen…İstanbul’daki Şehremini semtinin adı da oradan gelmektedir. 19. yüzyıl ortalarına gelindiğinde şehirlerin belediye hizmetleri önemli ölçüde Vakıflar tarafından yerine getiriliyordu.
    1868 yılında Belediye nizamnamesi yayınlandı. Belediyenin on dört dairesi olacak ve Belediye Başkanı olabilecek “Reis” halk tarafından seçilecekti. 1871 yılında yayınlanan Vilayet nizamnamesinde Belediyelerin çalışmalarının esasları da benimsenmişti. Vali veya Mutasarrıfın görev yaptığı idari alanda Belediye Meclisi de kurulacaktı. Belediye Meclisi  memurlar arasından seçilip üye sayısı altı olacaktı. Belediye meclisi’nin içinden seçilen bir kişi vali tarafından onaylanarak Belediye Başkanlığı görevini yapacaktı.  Belediye meclisi’nin üyeleri ikişer yılda bir seçimle değişecekti.  Belediye Meclisinde Müslüman olan ve Müslüman olmayan üyelerin sayısı eşit olacaktı. Vilayet  Mühendisi ile Hükümet Tabibi  Belediye Meclisinin müşavir üyeleri arasında olacaktı.  Belediye Meclisine üye olmanın şartları ise cinayet suçundan mahkum olmaması, medeni haklara sahip olması, zabıtadan ve memurlardan olmaması, 25 yaşa ulaşması  şartı aranıyordu.
Belediye Meclisi’nin görevleri 1871 yılı nizamnamesinin 124. maddesine göre imar denetimi, yol ve kaldırım yapımı ve onarımı, su yollarının bakımı, kentin düzen ve temizliğinin sağlanması, ulaşım araçlarının temini ve yangın tulumbaları bulundurmak olarak benimsenmişti.  Belediyenin koyduğu yasaklara uymayanlara para cezası veriliyordu.
     Belediye Meclisinin yönetim ve Maliye işlerini Vilayet İdare Meclisi onaylıyordu. Belediye Meclisi üç ayda bir kayıt ve hesaplarını Valilik İdare Meclisi’ne denetimine göndermekle yükümlüydü. Bu yüzden belediye yönetimlerinin Valilik sistemi içinde bağımsızlığı ve özerkliği söz konusu değildi(1).
    Adana Belediyesi’nin kuruluşu tarihi olarak 1865 yılını esas almak doğru bir görüştür. Çünkü Adana eyalet yapısından vilayete dönüştürülmüş, yüzyılların sosyal ekonomik çatışmaları Fırka-i Islahiye’nin askeri müdahalesi ile sona erdirilmiş, Tanzimat reformlarına uygun olarak yeni yönetim birimleri kurulmuştur. Vilayet merkezinde Vali, kazalarda ise kaymakamlar “Belediye hizmetlerini” yürütmüşler daha sonra Belediye Dairesi adı altında düzenlemeler yapılarak hizmetler sürdürülmüştür.

     Adana Belediyesinin teşkilatlanması hakkında ilk resmi bilgiler Rumi 1289 (miladi-1872) yılında yayınlanan Adana Vilayet Salnamesinden elde edilmiştir.  Adana Valisi Naşid Paşa’nın görev yaptığı sırada bastırılan Salname’nin  Adana Belediyesi bölümünde:
    “Reis: Ömer Sabri Efendi
      Muavini (Yardımcısı) :Yunus Ağa
      Azalar: Hamid Ağa, Hacı Mahmud Efendi, Odik Efendi, Artin Ağa, Hoca Musa,
      Katip: Behram efendi,
      Sandık Emini:Sarkiz Efendi.

      Adana Belediyesi’nin müşavirleri arasında
      -Memleket hastanesi tabibi:Mösyö Beraşkomopoli
      -Kontrat Katibi:Hasan Efendi
      -Mimar Kalfası: Kirkor
      -Tulumbacı:İsmail Ağa
        Adana Belediyesinde üç aded tulumba ve 30 nefer tulumba vardır (2)
     Adana Belediyesinin kuruluşunda en önemli hizmet şehirde olası yangınlara karşı tulumbacıların müdahalesidir. Dar sokaklar ve ahşap evler konakların bulunduğu Adana’da  en önemli sorun yangın olarak görülmektedir.
     Adana Sancağının Durumu

    Adana Sancağı’nın durumu hakkında 1872 tarihli Salnamede yapılan açıklamalar şehir merkezi ve civarının idari, sosyal durumu hakkında bilgiler vermektedir. Salnamede yer alan bilgiler:

     “Adana Sancağı, üç kaymakamlığa ve yedi nahiyeye ayrılmıştır. Sancağın merkezi, vilayetin de merkezi olan Adana şehridir. Adana memleketi 38 derece arzında (enleminde), Seyhan nehrinin batı tarafında bulunur. Şehrin vaktiyle hakimi bulunan Ramazan zade Halil ile Piri Mehmed Paşa’nın eserleri olarak çok sayıda cami, mescid,medrese ile  imarathane (aşevi), Misafirhane vesaire bulunup bunlarda imarat yeri islahhane (çıraklık okulu  merkezi) yapılmıştır.
    Yaptıran Ramazanoğulları ile sülalelerinden Meahmed Şah ve Mustafa Beyler ile  kadınlardan çok sayıda hanım memlekette bulunan Büyükcami namıyla adıyla bilinen caminin kıble girişi taraflarında bulunan kubbe içinde medfundur(mezarları vardır).
     Adı geçen cami muntazam bir tarz  üzere yaptırılmış ve halen mamur ve ibadete açıktır. Bunlardan başka memleket içinde bazı hayır sahipleri imar işleri olarak büyük ve küçük maümur ve harap olmuş üç adet cami, mescid ve mektep, 25 medrese vardır.
     Seyhan nehri köprü kapısının karşısında birde  büyük bir kale harabesi var ise de  bu kale harap olarak yalnız bir kule kaldığına ve memleketin en havadar yerinde bulunduğuna dayanarak oraya muntazam surette bir memleket hastanesi inşa ettirilmiştir.
     Bu memleketin çarşısı dört kapılı büyük ve kargir hamam ile hayli dükkan ve han ve mağazaya müştemil olduğu gibi birde kargir kışla debboyu (deposu) vardır.
    Memleketin dört bir tarafı bahçelik olduğu gibi  Seyhan  nehrinin aşağılı yukarılı iki tarafında birer saat  mesafe uzaklıkta bahçeler bulunup, işbu bahçelerde her çeşit sebze yetişir. Memleket içinde  ihtiyaçta kullanılır. Nehrin suyu gayet hafif ve lezzetli ise de aksine  havası çok kötüdür.
    Bu memleket yaklaşık 2408 hanede 8709 islam ve 1550’de 5230 Hristiyan nüfusu bulunur.
(Not Adana şehir merkezi nüfusu Hanede 5 kişi bulunsa  toplamda İslam/Türk sayısı 12040’ı bulmaktadır. Çoğunluğu Ermeni olan Hristiyanların sayısı ise 7750’dir. Bu sayıya bakarak 19. yüzyılın ortalarından itibaren adana şehir merkezinde Ermeni/Hristiyan nüfusun giderek arttığı sonucuna varabiliriz.)
     Adana kazası ve nahiyeleri 355 mahalle,köye sahiptir. Bunların hepsi Müslüman ve gayrı Müslim (Hristiyan)  31.270 nüfusa sahiptir.
Köylerde her türlü ziraata uygun arazi vardır. Zahire çeşitliliği olarak susam, pamuk ekilir. Başlıca ürünü arpa, buğday, susam, pamuk olmasıyla bunlardan susam hem Adan kazası içinde sarf edilir, denizden de ihraç edilir. Pamuk ürünü dahi Anadolu ve Avrupa tüccarları tarafından satın alınarak gönderilir. Pamuk ürünü yerinde işlenen  çırçır denilen aletler vasıtasıyla ayrıştırılmakta olduğu halde birkaç seneden beri vapur kömürü ve odun  ile kullanılır fabrikalar yapılarak  bunlar vasıtasıyla ayrıştırılmakta bulunduğu çok fazla yarar görülmektedir.
    Seyhan nehri üzerinde dolab olmak üzere 53 adet dakik (çalışır) değirmenler olduğu gibi bir de şehir içinde vapur kömürü kullanılır altı taşlı bir değirmen yaptırılmıştır.
Seyhan nehri on saat uzağında Akdenize dökülür.
     Adana Sancağında batı tarafı Akdeniz ile sınırdır. İki iskelesi vardır. Birisi Mersin iskelesidir. Bu iskele Adanaya 15 saat mesafede olduğundan muntazam ve korunaklı limanı yok ise de Anadolu havalisine münasebeti bulunduğundan ithalat ve ihracat bütünüyle buradan yapılır. Birisi de Karataş iskelesidir. Bu iskele Adana’ya 10 saat mesafededir. Muntazam limanı, alamet ve eserleri mevcut ve meşhur ise de dolmuş ve fenalaşmış olmasıyla  gemi barınmak değil fırtınalı havada kazazede olmamak imkansızdır” (3)
  1. Halil İbrahim Kaplan,  Salnamelere Göre Adana Vilayeti, mezuniyet tezi, s. 35
2.                        2. Adana Vilayet Salnamesi Hicri-1289 (miladi-1872), s. 45
3.                        3. Adana Vilayet Salnamesi-1289, s.49-53

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder