10 Ekim 2010 Pazar

ERMENİ MALLARI, ÇİFTLİKLER, FABRİKALAR KİMİN OLDU!

-Ermenilerin Çukurova’dan ayrılması ile birlikte geride kalan fabrikalar ve çiftlikler el değiştirdi.
     -Taşköprü başında Küçük Mustafa bilinmeyen kişiler tarafından öldürüldü.
     -Kuvayı Milliye’nin savaş günlerinde topladığı paradan arta kalanlar “devlete teslim edilmedi” görüşleri hep dillendirildi.


         Bir yanda Anadolu'yu kendi aralarında anlaşarak paylaşa   ve arkasından da işgal eden "düşman" durumdaki ülkeler... Diğer yandan da canını, malını namusunu korumak uğruna ölümüne mücadele veren Anadolu insanının tarih sah­nesindeki görüntüleri.
         Fransızların Çukurova'yı işgali beraberinde bir sürü hukuki sorunu da getirdi. Fransızların beraberinde sayıları 100 bini bulan Ermeni de Adana’ ya gelmişti. Şehir merkezi ve ilçelere, köylere, mezralara dağılan Ermeniler, öncelikle Osmanlı zamanından kalan kendi mal ve mülklerini elde etmenin peşinde oldukları kadar, arkalarını Fransız Hükümetine, biraz da kendi silahlı güçlerine vererek Türkleri sindirmek, ezmek peşinde idiler. Her neyse Fransız idaresinde işgal ve Çukurova'yı ele geçirme düşüncelerinde başarılı olamadılar. Ankara Anlaşması gereği (20 Ekim 1921) Adana'yı terk ederek ülke dışına çıktılar. Geride bıraktıkları mal ve mülklerini gözyaş­ları içinde seyrederek. Düşman durumdaki Ermeniler ve Fransızların Çukur­ova'yı terk etmelerini sağlayan gelişmeler biraz yöre halkının Kuvayi milliye saflarında mücadele vermesi, biraz da Sakarya Savaşında Anadolu insanının Yunan Ordusunu durdurmasına dayanıyordu. Kısacası Sakarya'nın meyvesi Ada­na 'yı Fransızların boşaltmasıyla sonuçlandı. Ancak!..
         ... TEMMUZ'UN SICAK BİR GÜNÜNDE...
         Tarih 24 Temmuz 1922'yi gösterirken Milli Mücadeleyi halk iradesiyle başarılı bir şekilde sürdüren Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tarihi bina­sında Reis Gaziantep Milletvekili Ali Cenani Başkanlığında toplanan mebus­lar Maliye Bakanı Hasan Fehmi Bey'in Adana vilayetinde el değiştiren mülk­lere verilen tapu belgeleri hakkında açıklamalarda bulunuyor, Meclis üyele­rinin görüşlerini alıyor.
         Olayın önemine dayanarak Osmanlı'nın son döneminde 1915 yılında TEHCİR (zorunlu;göç) uygulamasına uğrayan Ermeniler'in taşınmaz mal ve mülkleri­nin korunması, kiralanması, satılması Hazine'ye ve Ziraat Bankası'na bırakılmıştı. Osmanlı Hükümeti, kendi tebası (yurttaşı) durumundaki Ermenileri korumayı ana politika olarak benimsedi.
         Fransız ordusunun Aralık 1918 içinde Adana ve civarını işgal etmesiyle birlikte şartlar değişti. Adana'ya gelen Ermeniler, daha önceki mal ve mülklerini istediler. Fransız yönetimi anlaşmazlıkları çözümleme (tesviye-i Mesalih) mahkemesini kurdular. Gelişmelerden Türkler zarar gördü. Yalancı şahit ve belgelerle Türklerin malları ellerinden alındı. Ancak Aralık ayı 1921 içinde Fransızlar ve Ermeniler Adana'dan ayrılırken durum tersine dön­dü.  Şimdi mal ve mülklerine yeniden sahip olmak isteyen Türkler ile geride taşınmaz mallarını bırakan Ermenilerin servetinin el değişmesi olayı gündeme geliyordu... Sıcak bir Temmuz gününde 1922 tarihinde. Türk ordusu bir yanda Batı cephesinde Yunan ordusuna karşı büyük taarruza hazırlanırken.
         GİZLİ OTURUMDA SESLENDİRİLEN GÖRÜŞLER
         TBMM'in 24 Temmuz 1922 tarihli gizli oturumunda Maliye Bakanı Adana'yı terk eden Hıristiyanların (özellikle Ermeniler) mallarının el değiştirilmesi konusunda yeni bir kanun yapmaya gerek olmadığını, TBMM'nin Hükümete emir vermesi veya Hükümetin Maliye Bakanlığı emriyle bu işi çözümleyeceği yönün de tavsiye kararı almasıyla sorunun çözüleceğini açıkladı.
         Fransız işgali süresince Albay BREMOND'un aldığı kararlar gereği el de­ğiştiren tapuların iptalinin mümkün olduğu, ancak işgal süresince bile Osman­lı hukukunun devam ettiği üzerinde durdu. Karmaşık hukuk mevzuatı içinde hak sahipleri ya mahkemeye başvuracaklar veya Bakanlığın alacağı bir karar ile ilgili devlet kuruluşları (Hazine, Ziraat Bankası) hak sahiplerine taşınmaz mallar verebilecektir.
         ADANA MİLLETVEKİLİ İSMAİL SEFA KONUŞUYOR
         İsmail Sefa (Özler), aslen Adanalı bir öğretmen iken vatanperverliği dik­kate alınarak 23 Nisan 1920'de TBMM'ye Adana Milletvekili olarak girmiş, Çukurova'da  düşmana karşı mücadelenin verildiği bir sırada Mustafa Kemal'in de desteğiyle 5 Ağustos 1920'de Pozantı toplantısı ile "Adana Vali Vekili" görevine getirilmişti. TBMM'nin gizli oturumunda "mal ve mülklerin el değiş­mesi" söz konusu olunca İsmail Sefa Bey kürsüye geldi ve görüşlerini şöyle açıkladı:
         "Efendim, gerek Ziraat Bankası tarafından satılan ve gerek şahısların alacağından dolayı mahkemeden hüküm alınarak icra dairesi vasıtasıyla sattı­rılan bir takım Hıristiyan emlaki var. Fransızlar geldiği vakit bir emirle bunlar namına Tapuda (defteri Hakanide) yapılmış olan şeyin sahibi evvelle­rine teslim ve iadesi gibi bu yolda düzeltme yapılıyor. Mesele İstanbul'a yansıyor. İstanbul,  icra vasıtasıyla satılan muamelenin doğru olduğunu, dü­zeltme lazım gelmeyeceğini Adana Tapu dairesine bildiriyor, vilayete bildiri­yor. Bu muameleden sonra Fransızlar  Tahsisata (mülk vermeye) devam etmiyor. Hatta Bremon evvelce vermiş olduğu emri durduruyor. Yani Adana'da gerek Ziraat Bankasının alacağından dolayı sattırdığı ve gerek şahısların mahkeme­ye müracaat ederek  aldığı ilam üzerine icra vasıtasıyla sattırdığı arazinin, emlakin hepsinin kaydı ortadan kaldırılmış değildir. Bir kısmı edilmiştir. (: : Bir kısmının da İstanbul'dan gelen emir ve Bremon'un vermiş olduğu emrini durdurması üzerine boşlukta kalmıştır. Şimdi yapılacak düzeltme o bir kısım üzerinde yapılan tahrifatı tashih etmektir(düzeltmektir).
         Sonra en çok nazarı dikkate alınacak bir nokta var. Bizim mahkememiz, bizim teşkilatımız ve Devletin şubesi vasıtasıyla yaptırdığımız bir muamele­yi tashihde tereddüde ve bir takım  içli yollara saparsak, bugün dahi o mua­mele hala devam ediyor.  Bazı yerlerde Türkiye haricine çıkmış emlak sahip­lerinin  mal ve eşyası vergiye (aşara) borçlarından dolayı veya şahıslara yahut da Ziraat Bankasına borçlarından dolayı satılıyor. Eğer bir bugün bu mesele üzerinde  tereddüt, müşkülat gösterirsek şahısların alacakları, Hükü­metin alacakları zarar görecektir. Kimse talip çıkmayacak, kimse almayacaktır. Bunun sonucunda Mahkemeye sevketmektense, Meclis'ten idari bir karar  almaktansa Maliye Bakanlığına veya Hükümete(Heyeti Vekile), Yüce Meclis bir  emir vermelidir. Onlar da tashih ettirmelidir. Mesela bugün diyelim ki, ora­daki Tapu memuru herhangi bir adamın kaydı üzerinde tashihat (düzeltme) yaparsa Meclis'ten bir kanun çıkarmak mı lâzımdır. Doğrudan doğruya bunun tahkikatı için Meclis bir emir vermelidir. Meseleyi bitirmelidir. Bendenizin teklifim budur".
         Kaynak: TBMM Gizli Celse Zabıtları,3, İş Bankası Yayınları, Ankara-1985 sayfa:596-603
        
ÇİFTLİKLER EL DEĞİŞTİRİYOR
         Adana'nın yerlilerinden Muhittin GÜLOĞLU adındaki 70 yaşları  civarında gösteren bir beyefendi Haziran ayı(2000 yılı) içinde ataları­nın kökenlerini öğrenmek üzere Adana Fen Lisesi'ne geldi. Anlattıklarına bakılırsa Yavuz Sultan Selim zamanında Adana'ya yerleştirilmişler ve Koca  Mustafa Paşa'nın soyundan geldiğini ifade etti. Muhittin Bey, Adana'da milli mücadeleden el değiştiren çiftlikler hakkında ayrıntılı bilgilere sahipti. Verdiği bilgilere göre:
         -Seyhan nehrinin aşağılarındaki Gerdan köyünde Ermeni GÜLBENKYAN ailesine ait 4.500 dönüm çiftlik Niyazi Ramazanoğlu'nün eline geçer. Niyazi Bey, çiftliği Ali Homurlu ile birlikte işletir. Karslı köyünde de Gülbenkyan tepesi adıyla bilinen bir yer vardır. Gülbenkyan ailesinin Adana şehir içinde bulunan Yeni FABRİKA, el değiştirmeler esnasında Sabancılar'a geçer.
         -Sabancılar ailesi, Adana yakınlarında AĞBA'da bulunan Ermeni Gökdereliyan ailesinden Madama'nın çiftliğini satın alır. Madama, muhtemelen Gökdereliyan'ın kızı olabilir.
         -Adana yakınlarındaki Misis'in Abdioğlu'nda İsmail Sefa Özler kendisi­ne 12.000 dönüm çiftlik alır.Kardeşi Hazine Avukatı Abdurrahman Ali'de Cey­han'da 12.000 dönüm çiftlik alır. Hazine, Ermeni arazilerini satış kararı aldıktan sonra ÖZLER ailesi, rayiç bedelden, çok ucuz bir fiatla taksitle çiftlik sahibi olurlar. Bir diğer açıdan Kurtuluş Savaşından sonra en geniş arazi ÖZLER ailesinin eline geçer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder