9 Ekim 2010 Cumartesi

İNGİLİZ EMPERYALİZMİN ÇUKUROVA’YA GİRİŞİ

         -İngiltere’nin Doğu Hindistan Kumpanyası elemanı W.B. Barker, 1830’lu yıllarda Adana’ya geldi.
         -Çukurova’nın İngilterenin çıkarları için ne kadar önemli olduğunun tespitini yaptı.
         -Çukurova’da devam eden aşiretler-derebeyler-valiler çatışması ve toplumsal çöküşün devam etmesi için çalıştı.       

             " Çukurova yanar yanar ördolur,
             Her sineği bir alıcı kurd olur"...
        
         Çukurova'nın temmuz ve ağustos ayı sıcakları bir başka olur. Şehir içinde dahi dolaşırken, gömleğiniz vıcık vıcık ter içinde kalır, başınızda kaynar sular boşanır. İşte böylesi bir günde (Temmuz-2001) Dörtyol ağzın­daki gazete satış bayiliği yapan sayın Ali DURAN GÖDE'nin yanına uğradım. Sıcaklardan bunalmış, hayat meşgalesinden de yorulmuş bir halde buldum, onu. Dörtyol ağzındaki kaldırım kıyısında park etmiş arabasının içinde yatıyor­du, öğle sıcağında... Yanına vardım. Arabasının pencere camına vurunca uyan­dı. Gözlerini ovuşturdu.
        “-Buyur, hocam,” derken bile gözleri parladı
          -Şu Alman mühendisin tren yolu yapımı sırasında anlattıklarını anlat! de­diğimde biraz düşündü. Hafızasını yokladı ve bildiklerini açıklamaya başla­dı.
         "-Babamdan duydum. Torosdağları'na, Pozantı'ya tren yolu yapılırken bir Alman mühendis, sürekli olarak bir taşın üzerine çıkar... Aşağılara Çukur­ova'ya ve Adana'ya bakar. Babam mühendise sorar:
         -Mister, neden öyle dikkatli bakıyorsun. Bir durum mu var ? Bu soru karşısında şaşıran Alman:
         -Çukurova, ah Çukurova, dünyada senin gibi verimli bir memleket yok. Hırsızların bol olmasa!" diye cevap verir.
         1910'lu yıllarda Alman şirketler Toros dağlarında tüneller açarak tren-yolunu Adana'ya, daha sonra Amanos dağlarına ulaştırmak oradan da Bağdat'a kadar gitmek istemektedirler. Tren yolu yapımında çok sayıda Alman teknisyen ve Türk işçisi görev alır. Harıl harıl çalışmalar sürer. Sayın GÖDE, babasından dinlediği hatırayı anlatırken tarihe ışık tuttuğunun farkındaydı. Aslında önemli olan da HIRSIZLARI BOL OLMASA sözlerinin tarihin derinlikle­rinden gelen anlamını çözmekti.
         DEREBEYLER ARASINDA BİR İNGİLİZ KUMPANYACI
         1780 ve 90'lı yıllarda Osmanlı'nın Ortadoğu'daki en gelişmiş ticaret merkezlerinden olan Halep şehrinde İngilizlerin Doğu Hindistan Kumpanyasının bir kolu olan Levant KOMPANY şirketinin önemli bir adamı John BARKER görev yapmaktadır. Halep'teki bürosunun yanısıra Süveydiye'de (Samandağı) çiçekler ve ağaçlar arasında görkemli bir konak yaptırmış. Burasını sayfiye yeri olarak kullanmaktadır. John BARKER, görev yaptığı yıllarda Güney Anadolu'yu Antakya'yı, Çukurova'yı iyi tanımak ihtiyacını hissetmiş olacak ki yörede gelişen olayların arkasında hep onun ismi geçer.
         John BARKER'in oğlu William, babasının görevini biraz daha ileri götürerek Çukurova'nın gelecekte İngiltere için ekonomik önemini araştırmak is­ter.
         Çukurova'yı bir baştan bir başa dolaşır. Savrun suyunun Ceyhan'a kavuş­madan büyük bir bataklık oluşturduğunu tespit eder. O yıllarda Çukurova'nın büyük bir bölümü, Ceyhan nehri sahilleri, Yüregirovası, Tarsus'u denize bağ­layan REGMA (İçgöl), Karataş yakınlarındaki Tuzgölü geniş bir alanı kapla­maktadır. Otluklar, çalılıklar, dikenlikler, fundalıklar, murt (mersin) çalıları ile kaplı Çukurova'nın geniş bir bölümünde Türkmen aşiretleri kışın konaklamakta, mart ve nisan ayları geldiğinde yaylalara göç etmekte... Çukur ova bir baştan bir başa boş ve ıssız durumdadır.
         William, Çukurova'nın mevcut durumunu gösteren haritasını çıkarır.
Sis'e (Kozan) geldiğinde Ermeni papazlar ile birlikte şehrin doğusunda arka­ya kale ve taş evlerin görüntüsünü de vererek bir görüntü (gravür) çizimini gerçekleştirir. Aslında William için önemli olan Çukurova'nın güvenliğini sarsan Türkmen aşiretleri, derebeyler arasındaki çatışmaların daha da artma­sı, Osmanlı yönetiminin gücünün zayıflaması... ve bunların sonrasında muhte­mel bir dış müdahalenin şartlarının ortaya çıkmasını sağlamaktır. Böyle bir durum gerçekleştiğinde İngiltere'nin müdahalesi sonucu geleceğin tarım ve ticaret merkezi olacak Çukurova'nın İngiltere'ye sağlayacağı yararlar açık­tır. Derebeylerin silahlandırılması, yöneticilerin rüşvet bataklığında görev yapamaz hale gelmeleri için el altından paralar dağıtılmaktadır. William'ın araştırmaları ve raporları 1830 ve 40'lı yıllarda sürdü. İngiltere Krallığı William'ın araştırma raporlarını 1853 yılında "Haydutlar ve Kavgaları, KİLİK YA VE ONUN YÖNETİCİLERİ" başlığıyla yayınladı.William, bu çalışmasıyla Çukurova'nın tarih zenginliklerini ilk keşfeden kişi olarak kendisini tanıtıyor ve bununla övünüyordu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder