10 Ekim 2010 Pazar

MİMAR DUYGU SABAN’I DİNLERKEN!...

-Mimar Duygu Saban, Adana’nın kent mimarisi ve Jansen planı hakkında açıklamalar yaptığı konuşması dikkatle izlendi.
   -1918 ve Alman Mimar 1930’lu yıllardaki Adana kent planı hakkında ayrıntılı bilgiler verdi.
    -Adana’nın  tarihi kalesi ile ilgili bilimsel araştırmaları ile başarılı olan sayın mimar’ın Osmanlıcayı bilmesi ve ana kaynakları görmesi halinde çok daha başarılı olacağını düşündüm. Ve kendisini kutluyorum.
     Çukurova Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Duygu F. Saban, 8 Ekim 2008 Çarşamba günü  Taşköprü yanındaki eski Osmanlı İdadi (Lise) binası salonunda Adana’nın tarihi kent planlamaları hakkında bilgiler veren görsel sunumunu gerçekleştirdi.  Özellikle Osmanlının son döneminde yaşanan şehirciliğin gelişimi hakkında verdiği bilgilere ek olarak 1918 yılında Fransızların Adanayı anlatan planlama çalışmalarına yer vermesi ilginç idi. Konuşmaları arasında sık sık 1918 planlaması ile ilgili belgeleri göstererek yorumlar yaptı. Sonra da Cumhuriyetin kurulması ile birlikte 1930’lu yıllarda gündeme gelen Alman Mimar Jansen’in planlaması hakkında ayrıntılı açıklamalar yaptı.
 Akıcı bir konuşma tarzı ile izleyenleri tarihin gizemli ve büyülü yıllarına götürdü. Son derecede başarılı bir kompozisyon çizdi. Belli ki akademik araştırmaları esnasında elde ettiği bilgileri sunum tekniğine de uyarlayarak gerçekleştirmeyi tercih etmişti.
    Alman mimar Jansen’in 1935 Adanası için kentin kuzeye doğru kayması yeni yerleşim yerlerinin oluşması Atatürk caddesi ile Ziyapaşa bulvarının geniş ve ağaçlıklı olması, eski Şakirpaşa istasyonunun kuzeyi ile Demiryolunun geçtiği Yüreğir’in kuzeyinin sanayi bölgesi olarak düşünülmüş olması hakkındaki bilgileri gelişen modern Adana’nın bir tasarımı idi.  Özetle Osmanlı’dan cumhuriyete Adana’da kent planlaması hakkında bilgiler verdi sayın mimar…
   DUVARLAR ARKASINDAKİ GERÇEKLERİ DE GÖRMESİ GEREKMEZ MİYDİ!
    Sayın Mimar’ın konuşması esnasında Adana’da ilk Otel’in cumhuriyetin ilanını izleyen yıllarda çalışmasına başladığını açıklaması ve üzerinde ısrarla vurgulaması manidardı.  Sayın Mimar, akademik ünvanı gereği mesleki başarısını Avrupa’da aldığı eğitimle pekiştirerek kendi araştırma sonuçlarını sunuyordu izleyenlere. Alman mimar Jansen’in  kendi ülkesi şartlarına uyarladığı kendi felsefesinin ürünü olan bakış açısı ile hazırladığı Adana’nın kent planı bir bakıma tarihi sur içi ve Tepebağı çevreleyen alandan kuzeye doğru genişleyen Adana’nın kentsel gelişimini gösteriyordu.  Sayın mimar’ı dinledikten sonra eve geldim ve kısa bir arşiv araştırması yaptım. Kurtulmuş savaşının bitmesi ile birlikte 1923 yılında Atatürk’ün Adana’yı ziyareti anısına Türkçe öğretmeni Remzi Oğuz Arık tarafından hazırlanan Adana Ticaret Rehberi kitabına göz attım. Ve kitabın 130. Sayfasındaki işyerleri listesine göz attım. Savaş bitiminde bile Adana’da 9 otel, 21 han, 8 eczahanenin sayısı veriliyordu.  Peki sayın mimar en kısa yoldan “Adana’da cumhuriyetin ilanı sonrası 1 otel açıldı” bilgisini vererek Osmanlı döneminin geri kalmışlığı ve her şeyin cumhuriyetin ilanı sonrası hızla geliştiği mesajını özellikle neden üzerine basa basa verme ihtiyacı duymuştu.  Kendisinden söz isteyip harf devrimi sonrası  (1928’i izleyen yıllarda) Türkiye’de ve özellikle Adana’da  tarih kent arşivinin yerel yöneticiler tarafından ırmak hamamı yakınındaki depolardan at arabaları ile alınarak Taşköprü aşağısında it adasında yakılmış olduğunu dolayısıyla geçmiş tarihi bilgilerle ilgili hafızanın karartıldığını yapılan açıklamalar ve verilen rakamların sadece duvarın bir tarafını görmek ve göstermek anlamına geldiğini  söylemiş olsaydık ne olurdu.  Sayın mimar akademik ünvanı gereği mükemmel İngilizce biliyor olabilir, mimar Jansen’in kent planını yorumlarken de Almancasını da geliştirmiş olabilir. Ama onun bilemediği bir “bilgi kapılarını açan” kapı vardı ki o da Osmanlıca idi.  Yani Türkçenin Arap harfleri ile yazılmış kaynakları olan belgeler kitaplar vs… vs…
    Adana’nın 16. Yüzyılına ait kalekapısı, sur içi bölge, Ramazanoğulları dönemi hakkında araştırmaları ile de tanınan sayın mimarın Adana’nın tarihi mimarisi konusundaki bütün yazdıklarını gözden geçirmesi gerekir.  Gün olur ki karanlıkları aydınlatan ışıklar “müsademei efkardan Barika-i hakikat doğar” (fikirlerin çarpışmasından gerçeklerin ışığı ortaya çıkar) sözlerini doğrular.  Bu yazıları yazarken gözümün önüne sık sık kullandığım şu sözler geldi:
“Tarih ve toprak ses verir,
Hayaller ve duygular gerçekleri ortaya çıkarır”…
    Tavsiyem odur ki, sayın mimar en kısa zamanda “Osmanlıca” sını geliştirir, Adana’nın kent mimarisine bakışlar yaparken karanlıkları aydınlatır. Kendilerini kutluyor ve saygılarımı sunuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder